BİR ULUSUN KADERİ VE GÜNEY CEPHE Yüzyıllarca, yönetimden, okullardan, mesleklerden ve ticaretten uzak tutulan Türkler, askere ihtiyaç olunca, ilk başvurulan ve tek dayanak topluluğu olarak, seferberlik emriyle silah altına alınmışlardır. Birinci Dünya Savaşında, benim dedemin de içinde olduğu, Güney illerindeki genç ve güçlü Türk erkekleri, bekar, evli , çocukları var, kardeşleri yok demeden Güney Cephesine çağrılmışlardır. Körfez’de Basra’da, Bağdat’ta, Hama’da , Humus’ta, Lübnan’da , Kudüs’te, Yemen’de, Mekke’de, Medine’de, Sina’da daha nice yerlerde savaşmışlardır. Karşılarında Batılı ve onların köleleri olan başka uluslardan ve topluluklardan insanlar varmış. Bunlardan uzaklardan gelen bazı topluluklar Müslüman olmalarına rağmen, bağımsız olamadıkları için Müslüman Türkler’e karşı savaşmak zorunda kalmışlardır. Yakın coğrafyada yaşayan bazıları ise bilerek ve istekle savaşmışlardır. Yani ihanet etmişlerdir. Çoğu Müslümanmış. Bunların başında Araplar olmak üzere Nasturi, Çingene vb. birçok topluluktan insanlar Türkler’e karşı savaşmışlardır. Bunlar üstelik karşı cepheden değil, Türkler, Müslüman diye güvenip sırtlarını döndükleri için arkadan saldırmışlar. Bunlara ek olarak Müslüman olmayan ve yakın coğrafya halkı olan Ermeni ve Süryaniler’de Tükler’e karşı hareket etmişlerdir. Sonuç olarak Kanal Hareketinde Osmanlı Ordusu yenilmiş ve dağılma sürecine girmiştir. Dağılmış olarak geri çekilmeye başlayan Türk askerleri akıl almaz zorluklarla ve hainliklerle kaşılaşmışlardır. 1)Savaş sırasında İngilizler’in “ Hicaz’a giden katar hatlarının (tren raylarının) desteklerini söküp getirene altın verilecek ” sözleri doğrultusunda Araplar, hatları çalışmaz hale getirmişler ve altınlarını almışlardır. Bu iş zaten Türk ordusuna yardımın ulaşmasını engellemiş ve savaşın kaybedilesinin en önemli sebeplerinden birisi olmuştur. 2)Osmanlı’nın gönderdiği parayla artık birlikler oluşturabilmiş ve isyan etmiş olan Araplar, Türk askeri avına çıkmış, buldukları ve karşılaştıkları askerleri öldürmüşlerdir. 3)İngilizler’in “Türk askerleri, kimsenin eline geçmesin diye altınları yutuyorlar” dedikodularına kanan isyancı ve talancı olan Araplar ölü buldukları Türk askerlerinin karnını yarıp altın aramış, fakat bulamamışlardır. Daha kötüsü de diri yakaladıklarının diri diri karnını yarıp bakmışlardır. 4) İnsanlık tarihinin en yüzkarası olaylarından birisi olarak, Halep’te hastanede yaralı yatan Türk askerlerinin tamamı isyancı Araplar tarafından işkencelerle şehit edilmişlerdir. 5)Geri çekiliş sırasında isyancılar, gördükleri her Türk Birliğinin yolunu kesmişlerdir. Ancak toplu halde ve tüfekli olan askerler kurtulabilmişlerdir. 6)Yüzyıllardır Osmanlı sınırlarında, Anadolu topraklarında yaşayan insanlar hazır beklemektedir. Şartlar hazırlanmıştır.7)Bütün bu olaylar yaşanırken, teslim içeren Mondros Mütarekesi ve ardından paylaşım içeren Sevr Anlaşması imzalandıktan sonra önce İngilizler, sonra Fransızlar Anadolu’yu işgal için bu bölgelerden kuzeye doğru harekete geçmişlerdir. Gelelim günümüze; 1991 Körfez Savaşları başladı. Ardından Irak ( Bağdat, Basra) işgal edildi. Sonra sıra Suriye’ye gelecek dedik ve geldi. Hama, Humus, Halep, Şam işgal edildi. Ardından İran dedik oldu. İran devre dışı kaldı. En son Türkiye işgal edilecek dedik. Sıra geldi. Fakat Türkiye tam olmasa da Türkler’in denetiminde olduğu için iyi hazırlanmaları ve iyi çevirmeleri gerekiyordu. Öyle de oldu. Önce komşu ülkeler ile arasının bozulması sağlandı. Sonra Suriye Savaşı ile Türkiye’ye yoğun bir göçün olması sağlandı. Nüfus yoğunluğu oluşturuldu. Arkasından deprem gelince ölenlerin çoğu da Türk olunca , nüfuz dengesi sağlanmış oldu. Türkmenler dışında, Türkiye’ye gelenler Türk devletine ve bayrağına saygısı olmayan ve vefası olmayan Arap, Çingene, Ermeni vb. topluluklardır. Dolaysıyla bunlar Türk Devletinin ekmeğini yiyip, Türkler’i sırtından vuracak insanlardır. Başladılar bile. Deprem sırasında 1)Çökmüş binaların altında Türkler can çekişirken, onlar altın ve değerli eşya peşinde koşmaya başlamışlardır. Kim bilir, yüzük için parmak, bilezik için kol kesmişlerdir. Çünkü bunlar altın için karın yaran insanların çocukları ve torunlardır. 2)Yaralı ve sahipsiz kalan Türk kızlarına, kadınlarına saldırmaya başlamış olduklarını görüyor, duyuyoruz. 3)Bu davranışlara müdahale eden T.C. güvenlik güçlerine karşı gelmeye ve ateş açmaya kadar ileri gitmişlerdir. 4)Türk köylüsüne bu toprakları bize hükümet verdi, siz çıkın gidin buradan deyimini söylemekte olanlar, deprem sonrası bu adiliklerini daha da ileriye götüreceklerdir. Bu kesin. Çünkü toptan ölen uruğları (aileleri) öğrendikleri gün gasp işlemine başlayacaklardır. 5)Bütün bu davranışlarla iç karışıklığı oluşturmuş olduklarından, T.C. güvenlik güçleri sert tedbirler almak zorunda kalacaktır. Bu durum halk arasında infial oluşturacağı gibi, dış güçlere fırsat oluşturacaklardır. 6)Yüzyıllardır Osmanlı sınırlarında, Anadolu topraklarında yaşayan insanlar hazır beklemektedir. Şartlar hazırlanmıştır 7)Anlaşmalar ile Adana İncirlik üssü, Batılı dış güçler için her türlü askeri müdahaleye hazır durumdadır. Ek olarak üsler istenmektedir. 7)İçeride yüzyıllardır. Sonuç ve özet olarak, şunu söyleyebiliriz ; Yaklaşık 100 arayla sanırım benzerlikleri görebiliyoruz. O zaman İngiltere öncülüğünde İtilaf devletleri güneyden giriş yapmıştır. Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde Nato devletleri güneyden girecektir. 12 Şubat 2023 İstanbul NAFİ ÇAĞLAR |