KIZIL BAYRAK SİYAH SANCAK

NAFİ ÇAĞLAR

Üyelik Girişi
NAFİ ÇAĞLAR - Kişisel
Ürün ve Hizmetler
Site Haritası
Takvim
BİZ NE İDİK
BİZ NE İDİK

Tanrı Dağları'ndan düze indik.
Bozkırlarda ata bindik.
Ne Moğol idik, ne Çin'dik...
Biz; Bilge Han, Kültiğin'dik...

Dinlemez idik Hindu'yu, Persi.
Çekinirdi, Moğol'u Rusu.
Sedleri aşardı akıncı hırsı.
Biz; Mete, Teoman idik...

Altaylar'da at koştururduk.
At nallarıyla su coştururduk.
Ne dinlenir, ne boş dururduk.
Biz; Oğuz, Kara Han idik...

Issık'ta su içer idik.
Sir-Derya'ya geçer idik.
At üstünde uçar idik.
Biz; Salur Han, biz Kazan idik..

Karabaş koçu 'yeni yıl' sayardık.
Üstüne onbir ongun koyardık.
At koşumuyla kültür yayardık.
Biz 'uygar' biz yaman idik..

Bizimdi; bütün Asya'nın içi.
Meskenimizdi; Pekin, Urumçi.
Karşı koyamazdı Mançur'u, Çin'i.
Biz 'hükümdar' biz 'han' idik...
 

Nafi Çağlar Mihmadlı

NE DİYE

NE DİYE

Bizans'a dayandı Çağrı komutan.
'Baş Emir' oldu Tuğrul Sultan.
Boy boy biz olduk Müslüman,
Alemdarlık bize gelsin diye...

Fırat' buraktık biz Kılıç Arslan'ı.
Diyojen'e gönderdik Alp Arslan'ı.
Anadolu'ya saldık Şah Süleyman'ı,
Anadolu da bizim olsun diye...

Paşalar atadık Sırbistan'a.
Donanma yolladık Hindistan'a.
Yollar açtırdık biz Arabistan'a,
Onlara da kader gülsün diye...

Bir 'il' eyledik biz Mısır'ı.
Adalette etmedik kusuru.
O zaman gördüler altın asrı,
Onlar da Türk'ü bilsin diye..

Afrika'da gezdirdik Barbaros'u.
Şimalde Baltık'a tıktık Rus'u.
Bize dayanmadı Frenk-Slav ordusu,
Dünyalar da bizi bilsin diye..

El birliği etti tüm İtilafı.
Yanlarındaydı, Hindu'su, Anzak'ı, safı.
Onlara gösterdik ettikleri gafı,
Türkiye'miz payidar kalsın diye...
 

Nafi Çağlar Hacıömeroğlu

 

FRENK'E ÇEYREK KALA

FRENK'E ÇEYREK KALA

 Altaylar’dan bir çıktık ki yola,
Bindik atlara, sürdük dört nala,
Durduk, Horasan’da verdik mola,
Şanlı Malazgirt’e çeyrek kala…

Talas’ta tanıdık o Osman’ı,
Otlak eyledik Dandanekan’ı,
Bağdat’ta, biz devraldık İslamı,
Anadolu’muza çeyrek kala…

Ordu sürdük Sina’ya, Kudüs’e,
Pes etmedik haçlıya, Bizans’a,
İşi bırakmadık öyle şansa,
Söğüt İli’mize çeyrek kala…

Doğudan girdik Anadolu’ya,
Kayıkla geçtik Gelibolu’ya,
Edirne’den vardık Niğbolu’ya,
İstanbul’umuza çeyrek kala…

İstanbul’ suz Büyük Hanlık yarım,
Bir hücum eyledi ki Yıldırım,
Fatih ile tamam oldu durum,
Roma, Viyana’ya çeyrek kala…

Sıkı kuşattı Kara Mustafa,
Korkuyla titredi, hep Avrupa,
O Giray düşürdü, o’nu gafa,
Frenk İlleri’ne çeyrek kala…


’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
12 Mayıs 1995-Batıkent/Ankara

 

ÇOBAN

ÇOBAN

 

ÇOBAN*

Kalmamış bu oymağın çoban*ı.
Elbet bir kısmı görür çabanı…
Bir gün sana bıkkınlık gelirse,
Hatırla, ağa ve bey babanı…

Bu soy; elbet tükenmez ve bitmez.
Yok olmaz, kaybolmaz ve de yitmez…
Lakin bu işler çobansız gitmez,
Senden başkası bunları gütmez…

Fakat, bir çoban bu soya yetmez…
Kimlik ise, bunlara fark etmez…
Nafiz bir yola baş koyduğunda,
Kesinlikle o yoldan çark etmez…




24 Ekim 2009 C.tesi 23:13
Güneşli / Bağcılar / İstanbul



Batur Nafiz TANÇAĞLAR " Nafi Çağlar Budunlu "


* Çoban ; Mahmatlı Dernek Başkanı Nafi Çağlar Budunlu

BATUR

BATUR


BATUR*


Ne gezersin İstanbul’larda Batur?
Sana engel mi ki, etraftaki sur?
Kendine dön; tekrar yumruğunu vur…
Eski yıllara yeniden düşler kur…

Hala buralarda mısın sen Batur?
Git; "Gazi" ili**ne çadırını kur…
Ağır ol; geç oymağın başında dur…
Gir; adam gibi otağ***ına otur…




24 Ekim 2009 Ctesi 22:20
Güneşli/Bağcılar/İstanbul



Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "


* Batur ; Nafi Çağlar Budunlu
** Gazi İl ; Gaziantep
*** Otağ ; Bey çadırı

YALNIZ KURT VE ÇAKAL SÜRÜSÜ

YALNIZ KURT VE ÇAKAL SÜRÜSÜ



Bir yalnız kurttu, kendini adamıştı halka,
Etrafındaki ihanetler halka, halka,
Gene de hayatı sürüp gidiyordu,
Sürünerek, debelenerek, düşe kalka…

Durup ta bakmadı kalıbına, yaşına,
Tuz da atmamıştı ekmeğine, aşına,
Bu feleğe ne saflıklar ederken,
Felek, neler getirmedi ki başına…

Dünyalar sığmazdı, hayaline, düşüne,
Girmek istedi, eşsiz halkı(!)nın düşüne,
Gün geldi, yaktılar bağrını zavallının,
Küçük dilini yuttu, düşüne, düşüne…

Ne de güvenmişti, kendince yoldaşı(!)na
Hep onları dikmişti, köşelere, yol başına,
Melül gözlerinin perdesi açıldı önce,
Sonra, o gözleri ki; döndü fal taşına…

Korkmadı çevirdi sırtını eşi(!)ne, dostu(!)na,
Kimler göz dikmedi ki, hayatının kastına,
Art arda yedi sırtına kahpe hançerleri,
Sonra, küller değmez oldu o postuna…

Günleri güzelken, diyecek yoktu şanına,
Evvel akrabalar koşar gelirdi yanına,
Yerde; akrepler, tilkiler, sürüngenler,
Sonra gökte; akbabalar girdi kanına…

Nice hain, nice kansızlar vardı,
Etrafını kuçular, bocu köpekler sardı,
Zamane meydanında çakallar cirit atarken,
Benim soylu kurduma inleri bile dardı…

Karşısına geldiler de dost gibi durdular,
Akıl almaz dümenler, tuzaklar kurdular,
Kancık yılışmalarla ayağına dolandılar,
Her dönüşte sırtına nice darbeler vurdular…

Yol alamadı, gelen vurdu, giden vurdu,
Şöyle yere sağlam bastı, öylece durdu,
İyi düşündü, kendi kendine sordu,
Çakallara boğduruyorlardı kurdu…

Ademoğlu bu; varsın aşağılık olsun,
Yıkılsın bu haller, beylik, ağalık olsun,
Bir yer beğen, yalnız ve asil kurdum,
Başı yüce, hem dumanlık, dağlık olsun…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
30 Ocak 2003-Karşıyaka
Şehitkamil / Gaziantep


SOMA'DA YANDILAR
SOMA’DA YANDILAR

SOMA’DA YANDILAR

Neçe canlar yandı bu Soma’da,
Sanmayın, yanıp gittiler sobada,
Allah düşmana bile vermesin,
Ölenler öldü, kalanlar komada...

Payını da aldı Kırkağaç, Akhisar,
Yaralı çok, yüzlerce de ölü var,
Yakınları darmadağın olmuş, Gel bu yarayı sarabilirsen sar...

Korkulu yürekler gürp gürp atıyor,
Soğuk depolarda naaşlar yatıyor,
Kapılardan birer birer verilen,
Tabutlarda ne umutlar batıyor...

Yandılar, Soma’da yandılar,
Ekmeklerini kömüre bandılar.
Evlerinden tebessümle çıktılar,
Tekrar geri döneriz sandılar.
Yandılar, Soma’da yandılar...


Nafi ÇAĞLAR
Batur Nafiz Tançağlar
15 Mayıs 2014 Perş. 20:20
Nafi Çağlar Kısa Film
BİZİM ELLER / Karayusuflu Köyü

İzcilik Yörüklüktür İzcilik Türüklüktür-Nafi ÇAĞLAR

İzcilik Yörüklüktür, İzcilik Türüklüktür.

İZCİLİK YÖRÜKLÜKTÜR, İZCİLİK TÜRKLÜKTÜR

İzcilik Vikipedi, özgür ansiklopedi Atla: kullan, ara İzcilik
Kuruluş 1907 İzcilik; gençlere kendi kendine yetme ve doğada hayatta kalma eğitimi vererek, karakter ve fiziksel gelişimlerini desteklemek amacı güden uluslararası bir hareket.[1] İzcilik din, dil, ırk, cinsiyet ve benzeri hiçbir ayrım gözetmeyen; herkese açık; gönüllülük esasına dayalı, politik hedefleri olmayan, eğitim amaçlı bir gençlik hareketidir. İzci gruplarının kendine has üniformaları bulunur. Konu başlıkları [gizle] • 1 Tarihçe o 1.1 Dünyada İzciliğin Tarihçesi o 1.2 Osmanlı Döneminde İzcilik o 1.3 Cumhuriyet Döneminde İzcilik • 2 Temel İzcilik Bilgileri o 2.1 İzci Andı ve Türesi o 2.2 Oba Sistemi o 2.3 İzci Parolaları ve Yaş Basamakları • 3 Ayrıca bakınız • 4 Kaynaklar • 5 Dış bağlantılar Tarihçe[değiştir | kaynağı değiştir] Dünyada İzciliğin Tarihçesi[değiştir | kaynağı değiştir]
İzciliğin kurucusu Robert Baden-Powel İzcilik dünyada ilk defa 1907 yılında Britanya ordusundan emekli olan korgeneral Robert Baden-Powel tarafından kurulmuştur. Baden-Powel’in 1908 yılında yazdığı Erkek Çocuklar İçin İzcilik kitabı bütün dünyada büyük bir ilgiyle karşılandı ve izciliğin temelini oluşturdu. 1920 yılında İsviçre’nin Cenevre kentinde World Organization of the Scout Movement (Dünya İzcilik Örgütü), 1928 yılında ise World Association of Girl Guides and Girl Scouts (Dünya Kız İzcileri Derneği) İngiltere’nin Londra kentinde kuruldu. Baden-Powel 8 Ocak 1941’de öldüğünde izcilik Türkiye dahil birçok dünya ülkesine yayılmıştı. Osmanlı Döneminde İzcilik[değiştir | kaynağı değiştir] izciliğin, -ilk dönemlerdeki adı ile keşşaflığın- ülkemizde ortaya çıkışı ile ilgili zaman zaman birbiri ile çelişen farklı açıklamalar olmuştur;bunun sebepleri arasında izcilik oluşumlarında doğrudan yarı askeri nitelik taşıyan yapılanmaların yer alması sayılabilir. "İngiliz Atletler" olarak da bilinen Ahmed ve Adurrahman Robenson’un hem İstanbul Sultanisi’nde hem de Galatasaray Sultanisi’ndeki Keşşaflık çalışmalarında görülmesi de izciliğin ülkemizdeki ortaya çıkışı konusundaki açıklamaları en azından kronolojik bakımdan farklılaştırmaktadır. ."[2] İzcilik (erken dönemdeki adı ile Keşşaflık)"1912-1918 yıllarının koşullarına uygun olarak, devletin gençlik örgütleri ile bağlantısı Harbiye Nezareti düzeyinde olmuştur. Bu donem gençlik örgütleri, ordu gerisinde, ama genci orduya hazırlayan bir tür milis güç; olarak kabul edilmiş ve örgütlenmesi askeri esaslara göre yapılmıştır."[3] Osmanlı İmparatorluğu’nda izcilik (keşşaflık) örgütlenmesinin ilk adımları 1910 yılının sonlarına doğru yayınlanan “Sayi ve Terakki” Mecmuası ile Lozan’da bulunan Ragıp Nurettin’in izcilik hakkındaki yazılarının basımı ile başladı. Soylu bir İngiliz ailesinin Hindistan doğumlu oğlu olan ve eğitimini Mekteb-i Sultani’de (bugünkü Galatasaray Lisesi) tamamlayan, futbolcu ve spor adamı Ahmet Robenson tarafından İstanbul’da kurulan ilk izci oymağının faaliyetleri, boru trampet takımları ile şehir içi turları ve doğa yürüyüşlerinden ibaretti. Bu ilk oymağı Darüşşafaka, Kadıköy Numune Mektebi, İstanbul Lisesi, Vefa ve Üsküdar liseleri takip etti. İstanbul dışında ilk izci teşkilatını kuran iller ise Bursa, Beyrut, İzmir, Sivas, Kayseri ve Kütahya idi.[4] Darüşşafaka Beden öğretmeni ve Oymakbeyi B.Sami Karayel’in 1914 tarihli İzci Rehberi isimli izci kitabında Türkiye’de izciliğin ilk kurucuları Nafi Atıf Kansu ve Ethem Nejat olarak görülür. İlk izci üniteleri Darüşşafaka, Galatasaray ve İstanbul Liselerinde kurulmuştur. [5]
Türkiye’ de izciliğin kurucularından Galatasaray Lisesi Beden Eğitimi Öğretmeni Ahmet Robenson Osmanlı döneminde izcilik çalışmaları 2 meşrutiyet dönemine rastlar 2 meşrutiyet döneminde eğitim öğretim alanındaki gelişlerin yanı sıra batılı kurumlarında Osmanlı İmparatorluğuna girmesinde önemli rol oynamıştır. Batıda ortaya çıkmış olan keşşaflık daha sonra Osmanlı toplumuna da ulaşmıştır.[6] Karayel 1914 ve Keşşaf dergisi 1923 göre;Balkan Savaşından oldukça evvel 1910 yıllı sonlarından itibaren İzmir ,Edirne ve İstanbul da küçük deneyimler,yürüyüşler olarak uygulamaya başlayan izcilik İstanbul da 1912 yılının başlarında Galatasaray Lisesinde Ahmet Roberson tarafında ilk izci oymağını kurmak suretiyle başlatılmıştır. İstanbul dışında ise Bursa Beyrut,İzmir,Sivas Kayseri Kütahya gibi iller takip etmiştir. Resmi olarak ise ilk örgütlenme Harbiye Nezareti denetiminde Belçika İzcilik Örgütü’nden gelen uzman Herold Parfit’in 9 Nisan 1914 yılında izciler ocağını kurarak örgütlenmeyi başlatmıştır. örgütün başına Başbuğ adıyla Enver Paşa vekilliğe ise Parfitt getirilir. .[7][8] İzciliği kendi gayretlerinin tahakkukuna yeter saymayan Harbiye Nezareti 15.16.1914 de neşrettiği bir talimatla izciliği tamamlayan yeni bir teşkilat kurar buna [Osmanlı Dernekleri Teşkilatı] adı verilir. Birinci dünya savaşı başlamasıyla Osmanlı Dernekleri Teşkilatı ve izcilik gücünü kaybetti Parfitt ülkesine geri gönderilmiştir. 1.Dünya Savaşı devam ederken Osmanlı Dernekleri Teşkilatın yerine kaim edilmek üzere bir çalışma başlamış ve Almanya dan Von Hoff Paşa ve ekibi getirildi 1916 yılında Osmanlı Genç Derneklerini kurdu.Eğitimler izci programını askeri versiyonu olarak yapılır.1 Dünya savaşının sonunda İttihat ve Terakk yönetimiyle fonksiyonunu kaybeder.[7] 22 Kasım 1922 de işgalin kalkmasıyla Türk İzciliği yeni bir döneme girer.[9] Cumhuriyet Döneminde İzcilik[değiştir | kaynağı değiştir] Teşkilatlanma açısından Dahiliye ve Maarif Bakanlığı 12 Mayıs 1928 Türkiye’de gençlik teşkilatın Türk vatandaşlarına hasrı kanun ile ülkemizdeki izcilik faaliyetleri devlet tarafından onaylanmış ve güvence altına alınmıştır.[10] İzcilik bir müddet Kültür Bakanlığı (Maarif Bakanlığı-Güncel İsmi Milli Eğitim Bakanlığı) içinde yer alır.[11] Maarif Vekaleti 09.06.1937 yılında bünyesinde Beden Eğitimi ve İzcilik Direktörlüğü kurar ve izciliği yön verir.[12] İzcilik 6 Şubat 1970 yılında Gençlik Spor Bakanlığı bünyesinde Spor ve İzcilik Genel Müdürlüğü bağlanır Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığının 14.12.1983’de birleştirilmesi üzerine izcilik çalışmaları, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde Gençlik Beden eğitimi ve Okul Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü yürütülmeye başlanmıştır.[13] 2 Mart 1989 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığının tekrar ayrılınca[14] Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Okuliçi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Dairesi kurulur.3 Kasım 1989[15] Gençlik Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde ise Türkiye İzcilik Federasyonu 11 Mayıs 1991[16] de merkez danışma kurulunun kararı ile kurulmuştur,İzcilik Federasyonu Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü [17] çerçevesinde 2 Şubat 2006 tarihinde Genel Müdürlük bünyesinden ayrılarak özerk bir kurum haline gelmiştir. Türkiye İzcilik Federasyonu 1 Aralık 1950[18] yılında WOSM (World Organization of the Scout Movement):Dünya İzcilik Örgütüne üyeliği kabul olur.13-23 Haziran 1972[19] yılında 21 Dünya Konferansında ise WAGGGS (World Association of Girl Guides and Girl Scouts):Dünya Kız İzcileri teşkilatına 1 aday üye olarak kabul edilip 1976 yılında Avrupa bölgesine girer. Milli Eğitim Bakanlığında Okuliçi Beden Eğitimi Spor İzcilik Dairesi kapatılmış İzcilik faaliyetleri yeniden kurulan Gençlik Spor Bakanlığına bağlanma aşamasındadır.KHK/652 Türkiye de İzcilik (1) Kamu (5) Tüzel teşkilat olarak izcilik çalışmaları sürdürülmektedir. 1-Türkiye İzcilik Federasyonunun 79 ilde faaliyet göstermektedir.izci sayısı 33.938[20] Diğer bir kaynakda ise 19.711 kız 43451 erkek toplam 63.162 kişi[21] Federasyon Başkanı Hasan Dinçer SUBAŞI dır. 2-Türkiye Kız İzciler Derneği 11 Mayıs 1975 tarihinden buyana faaliyetlerine TİF den bağımsız Ankara merkezli devam etmektedir.İzci sayısı bilinmiyor(Kamu yararına çalışan bir dernektir) 3-İzci Dernekleri Federasyonu ise TİF den bağımsız 8 ilde faaliyet göstermek de izci sayısı bilinmiyor. 4-İzci Gönüllüleri Derneği Ankara Merkezli TİF den bağımsız 1 ilde faaliyetlerine devam etmektedir.İzci sayısı bilinmiyor. 5-Anadolu İzcilik Federasyonu Muğla Merkezli TİF den bağımsız olarak izcilik çalışmasında bulunmakta izci sayısı bilinmiyor. 6-Kapodakya İzci Dernekleri Federasyonu Kayseri Merkezli TİF den bağımsız 5 ilde faaliyetlerine devam etmektedir.İzci sayısı bilinmiyor. Dünya İzcilik Teşkilatı (WOSM) ve Kız İzciler Teşkilatı WAGGS Türkiye İzcilik Federasyonunu tanımaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı bağlı bulunan Okuliçi Beden Eğitimi, Spor ve İzcilik Dairesi (OBESİD); Milli Eğitim Bakanlığının kuruluş ve işleyişi ile ilgili Kanun Hükmünde Kararname ile kapatıldı. Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında 14 Ağustos 2012 tarihinde izcilik protokolu imzalanarak, Milli Eğitim İzcileri ile Türkiye İzcilik Federasyonu (TİF) birleşti.[22] Temel İzcilik Bilgileri[değiştir | kaynağı değiştir] Türkiye İzcilik Federasyonunun Temel izcilik bilgileri hakkında bilgileri şöyle özetleyebiliriz daha ayrıntılı bilgi için Türkiye izcilik Federasyonu maddesini inceleyin. İzci Andı ve Türesi[değiştir | kaynağı değiştir] İzci Andı Tanrıya ve vatanıma karşı vazifelerimi yerine getireceğime, izcilik türesine uyacağıma, başkalarına her zaman yardımda bulunacağıma, kendimi bedence sağlam, fikirce uyanık ve ahlakça dürüst tutmak için elimden geleni yapacağıma şerefim üzerine ant içerim.[23] İzci Türesi
İzcilik selamı • İzci, sözünün eridir. Şeref ve haysiyetini her şeyin üstünde tutar. • İzci, yurduna, milletine, ailesine ve izci liderlerine sadıktır. • İzci, başkalarına yardımcı ve yararlı olur. • İzci, herkesin arkadaşı ve bütün izcilerin kardeşidir. • İzci, herkese karşı naziktir. • İzci, bitki ve hayvanları sever ve korur. • İzci, büyüklerinin sözünü dinler, küçüklerini sever ve korur. • İzci, cesurdur, her türlü şartlar altında neşeli ve güler yüzlüdür. • İzci, tutumludur. • İzci, fikir, söz ve hareketlerinde açık ve dürüsttür.[23] Oba Sistemi[değiştir | kaynağı değiştir] İzcilik de oba sistemi çocuklar, izcilikte ilk demokratik ve en küçük birim olan ;OBA SİSTEMİ içinde bir grubun üyesi olmanın tadına varır.Demokrasiyi gerçek anlamı ile hayata geçirmeyi öğrenirler. Grup içinde sorumluluk alma ve sorumluluğunun gereklerini yerine getirmeyi öğrenirler.Yaş basamaklarına göre oba sistemi aşağıdaki gibidir.[24] İzciler oba içinde en iyi arkadaşları ile heyecanlı şeyler planlamanın, yürüyüşe çıkmanın, birlikte kamp yapmanın, uzun bir yürüyüşten sonra eve dönerken ya da kamp ateşinin oynaşan alevlerini seyrederken birlikte şarkı söyleyip, gülmenin, izcilikte bir üst basamağa geçmesini sağlayacak testleri başarmak için birlikte çalışmanın ne kadar eğlenceli olduğunu öğrenir. İzci Parolaları ve Yaş Basamakları[değiştir | kaynağı değiştir] Yaş Grubu İsmi Parolası L.Fular Rengi Öbek-Oba-Ekip İsmi Oba en az en fazla sayısı 7-11 Yaş Yavrukurt İzci Yavrukurt çok çalışır Sarı Renk Yavrukurt Öbeği 6-8 izci/12-24 izci 11-15 Yaş İzci İzci daima hazırdır Yeşil Hayvan İsmi Obası 6-8 izci/12-24 izci 15-18 Yaş Ergin İzci Ergin izci topluma hizmet eder. Bordo Türk büyüğü İsmi Ekibi 4-6 izci/12-24 izci

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde geçerli olan “İzcilik Resmi Tarihi” bu şekildedir. Birde izciliğe bizim gözümüzle bakalım. Yaklaşık 5000 yıllık dünya devletler tarihinin yarısına yakın bir süreçte dünyada ağılığını hissettirmiş ve nerdeyse 1000 yıldan fazla zamanda dünyaya hükmetmiş bir millet vardır. Bu milletin adı TÜRK’tür. Türklerin tarihini ortadan kaldırsan dünyanın tarihi oldukça yetersiz veya eksik kalır. Doğal olarak dünyaya uygarlığı öğreten ve yayan Türkler’dir. Buna bağlı olarak ordusuna dünyada 10’luk düzeni ilk getiren Türk Tarihinin ve de dünya tarihinin kaydettiği en büyük devlet adamlarından ve ordu komutanlarından olan ve Türkler’in büyük kağanı olan Mete Han’dır. Zaten Türkler asker bir millet olarak ta tarihe geçmişlerdir. Bu teşkilatlanma biçimi hayat tarzı ile doğrudan bağlantılıdır. Türklerde toplum yapısı gereği kişiler obaları , obalar oymakları ve oymaklarda toplulukları (boyları) oluşturur. Bir yere yerleşecekleri zaman dağ eteği ararlar, su ararlar ve otlak ararlar. Bunları bulurlarsa obalarını (çadırlarını) kurarlar. Kümeler halinde kurulmuş çadırlar biraz kalabalık olunca oymakları oluştururlar. Günümüzde kendi güzel kavramlarımızı bir yana koyarak taklitçi ve basit anlayışla kamp (camping) denmektedir. Bunun tam Türkçesi ve doğrusu “Oba Kurma” dır. Oba kurmak çadır kurmakla olur. Türkler eskiden beri ve akrabaları olan topluluklar ( Kızılderililer gibi) doğa koşullarında çadırda yaşamasını iyi bilirler. Türkler zor iklim koşullarına uygun olarak yaşayan bir millettir. İzcilikteki “hayatı idame” bu geleneğin ürünüdür. Türk gençliğine , Türk İzcilerine "yavru kurt" yakıştırmasını boşuna yapmamıştır Mustafa Kemal...Kurt atılganlığı temsil eder. En zor doğa koşullarında yaşayan hayvanlardan birisidir. M.Kemal’de Türk gençliğinin yanı izcilerinin zeki , aynı zamanda çevik ve dayanıklı olmalarını istemiştir. Bu Türk kültür ve geleneklerinin binlerce yıllık devamıdır. Fakat ne dünyada ne de Türkiye’de izcilik adına hiç bundan söz edilmez. Çadır kurma , hayvan sevgisi, bitki sevgisi bunlar Türkler’in yaşayış biçiminin ta kendisidir. İzciliğin ilkelerine baktığınız zaman bunları görürsünüz. İzcilikteki türe kavramı da Türklerdeki töre kavramının ta kendisidir. Doğanın canlanışı ve baharın gelişini bayram olarak kutlayan dünyada başka bir millet var mı ? Varsa kaç millet var. Dünya da Türklerin yaşadığı her yerde doğayla içiçe bir hayat vardır. Bu hayat Türklerin Yörükçe yaşama şeklidir. Günümüzde ülkemizde Yörük hayatı her yerde vardır. Fakat batıdan doğuya 1000 km. den fazla bir uzantıya sahip olan Toroslar’da Yörük yaşantısı çok daha yoğun yaşanmaktadır. Yörükler daha çocuk yaşlarda doğayla barışık yaşamayı öğrenmektedirler. Türkler -Yörükler- için çok önemli olan keçi, ağaçların dallarından beslenmesine rağmen ağaçların hiç birisi kurumamaktadır. Yörükler, genç keçinin sütünden, yaşlı keçinin de etinden yararlanarak hayatlarını oldukça kolaylaştırmaktadırlar.Kısacası izciliğin özü Türklerin Yörük hayatıdır. Hal böyleyken Türkiye’de izci önderi(lideri) olan arkadaşların izciliği İngilizlerin kurduğunu belirten resmi tarihi kolayca kabullenmeleri çok üzücü bir durumdur. Daha da üzücü olan izcilikteki mevcut ve Türk’e has terimlerin yerlerine İngilizce terimler kullanmaya başlamalarıdır. Mesela Doğa Yürüyüşü yerine "hiking" vb. Kelimeler böyle yerleşmeye başlıyor dilimize... Gelelim sözde dünya izcilik tarihinin diğer yüzüne… 18.ve 19.yüzyıllarda dünyanın batı ülkelerinin tamamı sömürgeci olarak dünyayı yutmaya çalışmaktaydılar. Bunların başında da İngilizler gelmekteydi. İngiltere o dönemim batıdaki en güçlü devletiydi ve en sömürgecisiydi. Amerika ve Avustralya’dan sonra, Afrika ve Asya’nın bir çok yerlerine askerler gönderiyorlardı. Orda direnen halkı katlediyorlardı. Gittikleri toprakların yer altı zenginliklerini alırken , ellerine İncil verip dinlerini de değiştiriyorlardı. Üstüne de dillerini (İngilizceyi) zorla onlara yediriyorlardı. Buralara giden askerlerin başlarındaki subaylarda bu askerlerin bunları yapmaları için emir vermekteydiler. Sevgili okuyucular yukarıda verilen izcilik tanımını okudunuz. Ne diyor “dil, din, ırk ayırt etmeden bütün izciler kardeştir…”Peki İngilizlerin dünyaya yaptıklarını da zaten biliyorsunuz.İngilizler mi dünyaya kardeşliği öğretecek. Dünyada,kardeşliği öğretecek olan en son millet ve de illet İngilzlerdir. Ayrıca İzcinin özelliklerini maddeler halinde okudunuz. Bu özelliklerin hangisi İngilizlerde var. Bir de dünya izcilik tarihinde kabul gören izcinin kim olduğuna bakın. Bir İngiliz subayı. Bütün dünya nasıl yutuyor bu zokayı. Peki bütün dünya yuttu … Türkiye nasıl kabul ediyor böyle bir izcilik tarihini ? Türkiye bunu üç yönden kesinlikle kabul etmemelidir. 1. İngiltere’nin dünya da en çok sömürdüğü için. 2. Dünyanın bir çok mazlum milletlerini savaşa sürüklediği ve üstelik bun lardan Müslüman olanlarını Müslüman Türkler ile savaştırdığı için. 3. Dünya izciliğinin özünün Türklerin binlerce yıl zaten devam etmekte olan hayatlarının ta kendisi olduğu için. Ayrıca dünya izcilik örgütünü güya şema haline getirenlerin yaptıkları gülünç bir durumu bizim izci temsilcilerimiz hiç fark etmemişlerdir veya duyarlı davranmıyorlardır. O da şu ; Şemada Türkleri sadece Türkiye ile sınırlayarak, üstelik Avrupa’nın bir kolu olarak göstermişlerdir. Arapları da “ Arap” ibaresiyle Avrupa seviyesinde ayrı bir kol olarak değerlendirmişlerdir. Ne Arapların ne de Avrupalıların kültürlerinin izcilik ile hiç bir ilgisi yokken Türkler’den (üstelik Türk ibaresini kullanmadan, Araplar için Arap ibaresi kullan ılmıştır. ) üst kolda değerlendirilmeleri kabul edilmemelidir. Bir de İzciliğin işareti (en başta) iyice araştırılmalıdır.Dünya İzcilik Teşkilatının(şemasının) başına Türkler konulmalı. Altına Türklerin kan bağı olan topluluklar ve onların altın da izcilik yapmak isteyen millet veya veya topluluklar konulmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti öncülüğünde Türkler kendi kültürleri olan bu izcilik hayatına sahip çıkmalıdırlar. Dünya izciliğinin özü Türklerin Yörük hayatıdır. Bu hayat tarzı hala yaşamaktadır. Ben Türküm diyen herkes bu davaya sahip çıkmalıdır. Ben devleti yönetiyorum diyenler ise siyasi ve resmi ortamlarda bunu n mücadelesini vermekle yükümlüdürler.
İZCİLİĞİN ÖZÜ TÜRKLERİN YÖRÜK HAYATIDIR.
İZCİLİK YÖRÜKLÜKTÜR, İZCİLİK TÜRKLÜKTÜR


İzci Önderi NAFİ ÇAĞLAR
21 Mart 2012 / İstanbul

Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam126
Toplam Ziyaret323477
Anket
Sitemizde en çok etkilendiğiniz bölüm / yer neresidir ?
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.160134.2970
Euro36.689736.8367
Hava Durumu
Saat
KIZIL BAYRAK SİYAH SANCAK

KIZIL BAYRAK        

  SİYAH SANCAK


Son kurultayın adı “Turan” olacak…
Başımızın üstünde Kur’an olacak…
Tarihin sahibi bu Türkler, yeniden,
Şu yeryüzünde; nizamı kuran olacak…

Türklük’ündür; ay ve yıldızlı al bayrak,
İslamlığındır; o yeşil-siyah sancak.
İkisinde cihana hakim kılacak,
Turan soylu Türkler olabilir ancak…



4 Ocak 2010 - K.Sinan/Bahçelievler/İst.


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "

CloudFlare
TÜRK'ÜN DURUŞU

TÜRK’ÜN DURUŞU

Türk’ün çokberk olur yumruk vuruşu,
İşte böyle olur Türk'ün duruşu…
Ağır olur kalkışı, oturuşu,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Düzenbaz tilkiler, hep ürkek olur,
Dalkavuk çakallar, hep korkak olur,
Türk’ümü sorarsan hep erkek olur,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Karşısındakinin kimliğine bakmaz,
Kimsenin gücü, makamını takmaz,
İnandığı kutlu yoldan hiç çıkmaz,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Onlar için bilgedir ak sakallı,
Gönüller engin, tavırlar akıllı,
Bilirler, bu yol; dikenli, çakıllı,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Sayarlar, teyzeleri, halaları,
Severler, yavruları, balaları,
Geçerler, surları, kalaları,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Satmazlar, emmileri, dayıları,
Korurlar, Oğuzlar’ı, Kayılar’ı,
Korkmazlar, az olsa da sayıları,
İşte böyle olur  Türk’ün duruşu…

Üleşirler önlerindeki aşı,
Yolda koymazlar, koldaş*ı, yoldaşı,
Din-budun uğruna verirler başı,
İşte böyle olur Bozkurt duruşu…

Türklük’ün hası, esası mert olur,
Milletinin derdi, o’na dert olur,
Konu vatan ise, tavrı sert olur,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Türk der isen o’nun hası Nafi’dir,
Tam Türk’tür o, katışıksız, safidir,
Erkek görmek istersen, o kafidir,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…
 

Batur Nafiz TANÇAĞLAR
” Nafi Çağlar Budunlu “

17 Mayıs 2008-K.Sinan
Bahçelievler/ İstanbul
 

* Koldaş ; Kollanılan kişi, arkadaş.

ŞEHİT HASAN AĞA'M

ŞEHİT HASAN AĞA'M


Sefer emri ile düştü yollara,
Neçe yerden geçti, gitti çöllere,
Yedi gavur leşi baştan aştı da,,
Hasret kaldı, yardım eden ellere…

Hasan Ağa’m son nefeste yekindi,
Dediler ki, vakitlerden ikindi,
Yatıyordu, susuz yerde, yiğidim,
Çırpındı da son bir defa silkindi…

Nafi der ki; şad olasın Hasan Ağa,
Ne miraslar bıraktınız bu çağa,
Siz Yemen’de, canlarınız verdiniz,
Ulaşamaz gavur bu Karadağ’a…

Ağam, öz ağam, benim Hasan Ağa’m,
Varıp Yemen İli’ni basan ağam…

Ağam, öz ağam, benim Hasan Ağa’m,
Buralardan olmasın tasan ağam...

23 Ekim 2011 Pazar - 01:33
K.Sinan/Bahçelievler/İST.


Şehit Hasan Ağa; Dedem olup, Yemen şehididir.
TÜRKÇE'Nİ

TÜRKÇE’Nİ

- 1 -

Türkçe’ni, Türk’üm,Türkçe’ni…
Uçmağa giden Türkçe’ni…
Turan İli’nin Türkleri,
Ko aparsın o Türkçe’ni…

24 Ocak 2008 - Bakırköy / İst.

- 2 -

Türkçe’ni, Türk’üm Türkçe’ni…
Çıkmaza giden Türkçe’ni…
Türkler terk eder Türkçe’ni,
Ne yaparsın o Türkçe’ni…

20 Mayıs 2008 - Bahçelievler/İst.

ÇUHURDA TÜRKMENEM
ÇUHURDA TÜRKMEN’EM

Binlerce yıldır; Samarra, Ur’da Türkmen’em.
Alemde çoh yerde, orda, burda Türkmen’em.
Neçe dövletler gurdugum öz vetanımda,
Düşmüşem a dostlar, çuhurda Türkmen’em…

Gışlar olanda , sagukta , garda Türkmen’em.
Bir derbent, bir çuhurda, darda Türkmen’em.
Kimi gelir vurur, kimi istemez sürer,
Men bilmiyrem ki a dostlar, harda Türkmen’em…

Mene, bend olmuş gal’alar, surda Türkmen’em.
Ne şekil sahap olag bu yurda Türkmen’em.
Dara düştügümüz vahıtlarda yol veren,
Bir selam varanda öncü kurda, Türkmen’em…


www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
Nafi Çağlar Budunlu
14 Mart 2011 Pt. 17:17
K.Sinan/Bahçelievler/İst.
Bize Antepli Derler

BİZE ANTEPLİ DERLER

Barak uzun havası,
Leziz Kilis tavası,
İşte kültür yuvası,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Geniş Barak ovası,
Yiğitlerin yuvası,
Budur Antep liva*sı,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Düşmanın en arsızı,
Artık gelmez Fransız’ı,
Yürekler görmez sızı,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Kuzeyde Karadağ’ı,
Kale gibi Türk Dağı,
Kükreyen gençlik çağı,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Doğuda Fırat nehri,
Gözeldir, Sof’tan seyri,
Ezelden Türk’ün şehri,

30 Mart 2011 Ç.19:27
Bağcılar / İstanbul


Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Antep etrafı dağlar,
Dağlarda güzel bağlar,
Böyle der Nafi Çağlar,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…



’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
12 Mayıs 2008-K.Sinan
Bahçelievler/ İstanbul


* Liva ; Osmanlı Döneminde sancak, il, şehir .

Garadağ Gözeli

GARADAĞ GÖZELİ

Merzimen Çayı* durgun akar.
Bir ucu da Fırat’a çıkar.
Garadağ’da bir gözel gördüm,
Bakışları sineler yakar…

Garadağ’ın üstü yayladır.
Sorun halin, acep hayledir.
Bir duruşu adam öldürür.
Bu Yörük gızları böyledir…

Garadağ** dibi Yavuzeli.
Bu dilber beni etti deli.
Ya almalı ya da gitmeli,
Söyleyin dostlar ne etmeli? ..



Batur Nafiz TANÇAĞLAR
’Nafi Çağlar Mahmatlı’
22 Mart 2011 Salı 01:22
K.Sinan/Bahçelievler/İst.


* Merzimen Çayı ; Gaziantep Yavuzeli ilçesinde bir çay adı.
** Garadağ ; Fırat Nehri’nden Yavuzeli-Araban arasından batıya doğru uzanan
dağın adı.