KIZIL BAYRAK SİYAH SANCAK

NAFİ ÇAĞLAR

Üyelik Girişi
NAFİ ÇAĞLAR - Kişisel
Ürün ve Hizmetler
Site Haritası
Takvim
BİZ NE İDİK
BİZ NE İDİK

Tanrı Dağları'ndan düze indik.
Bozkırlarda ata bindik.
Ne Moğol idik, ne Çin'dik...
Biz; Bilge Han, Kültiğin'dik...

Dinlemez idik Hindu'yu, Persi.
Çekinirdi, Moğol'u Rusu.
Sedleri aşardı akıncı hırsı.
Biz; Mete, Teoman idik...

Altaylar'da at koştururduk.
At nallarıyla su coştururduk.
Ne dinlenir, ne boş dururduk.
Biz; Oğuz, Kara Han idik...

Issık'ta su içer idik.
Sir-Derya'ya geçer idik.
At üstünde uçar idik.
Biz; Salur Han, biz Kazan idik..

Karabaş koçu 'yeni yıl' sayardık.
Üstüne onbir ongun koyardık.
At koşumuyla kültür yayardık.
Biz 'uygar' biz yaman idik..

Bizimdi; bütün Asya'nın içi.
Meskenimizdi; Pekin, Urumçi.
Karşı koyamazdı Mançur'u, Çin'i.
Biz 'hükümdar' biz 'han' idik...
 

Nafi Çağlar Mihmadlı

NE DİYE

NE DİYE

Bizans'a dayandı Çağrı komutan.
'Baş Emir' oldu Tuğrul Sultan.
Boy boy biz olduk Müslüman,
Alemdarlık bize gelsin diye...

Fırat' buraktık biz Kılıç Arslan'ı.
Diyojen'e gönderdik Alp Arslan'ı.
Anadolu'ya saldık Şah Süleyman'ı,
Anadolu da bizim olsun diye...

Paşalar atadık Sırbistan'a.
Donanma yolladık Hindistan'a.
Yollar açtırdık biz Arabistan'a,
Onlara da kader gülsün diye...

Bir 'il' eyledik biz Mısır'ı.
Adalette etmedik kusuru.
O zaman gördüler altın asrı,
Onlar da Türk'ü bilsin diye..

Afrika'da gezdirdik Barbaros'u.
Şimalde Baltık'a tıktık Rus'u.
Bize dayanmadı Frenk-Slav ordusu,
Dünyalar da bizi bilsin diye..

El birliği etti tüm İtilafı.
Yanlarındaydı, Hindu'su, Anzak'ı, safı.
Onlara gösterdik ettikleri gafı,
Türkiye'miz payidar kalsın diye...
 

Nafi Çağlar Hacıömeroğlu

 

FRENK'E ÇEYREK KALA

FRENK'E ÇEYREK KALA

 Altaylar’dan bir çıktık ki yola,
Bindik atlara, sürdük dört nala,
Durduk, Horasan’da verdik mola,
Şanlı Malazgirt’e çeyrek kala…

Talas’ta tanıdık o Osman’ı,
Otlak eyledik Dandanekan’ı,
Bağdat’ta, biz devraldık İslamı,
Anadolu’muza çeyrek kala…

Ordu sürdük Sina’ya, Kudüs’e,
Pes etmedik haçlıya, Bizans’a,
İşi bırakmadık öyle şansa,
Söğüt İli’mize çeyrek kala…

Doğudan girdik Anadolu’ya,
Kayıkla geçtik Gelibolu’ya,
Edirne’den vardık Niğbolu’ya,
İstanbul’umuza çeyrek kala…

İstanbul’ suz Büyük Hanlık yarım,
Bir hücum eyledi ki Yıldırım,
Fatih ile tamam oldu durum,
Roma, Viyana’ya çeyrek kala…

Sıkı kuşattı Kara Mustafa,
Korkuyla titredi, hep Avrupa,
O Giray düşürdü, o’nu gafa,
Frenk İlleri’ne çeyrek kala…


’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
12 Mayıs 1995-Batıkent/Ankara

 

ÇOBAN

ÇOBAN

 

ÇOBAN*

Kalmamış bu oymağın çoban*ı.
Elbet bir kısmı görür çabanı…
Bir gün sana bıkkınlık gelirse,
Hatırla, ağa ve bey babanı…

Bu soy; elbet tükenmez ve bitmez.
Yok olmaz, kaybolmaz ve de yitmez…
Lakin bu işler çobansız gitmez,
Senden başkası bunları gütmez…

Fakat, bir çoban bu soya yetmez…
Kimlik ise, bunlara fark etmez…
Nafiz bir yola baş koyduğunda,
Kesinlikle o yoldan çark etmez…




24 Ekim 2009 C.tesi 23:13
Güneşli / Bağcılar / İstanbul



Batur Nafiz TANÇAĞLAR " Nafi Çağlar Budunlu "


* Çoban ; Mahmatlı Dernek Başkanı Nafi Çağlar Budunlu

BATUR

BATUR


BATUR*


Ne gezersin İstanbul’larda Batur?
Sana engel mi ki, etraftaki sur?
Kendine dön; tekrar yumruğunu vur…
Eski yıllara yeniden düşler kur…

Hala buralarda mısın sen Batur?
Git; "Gazi" ili**ne çadırını kur…
Ağır ol; geç oymağın başında dur…
Gir; adam gibi otağ***ına otur…




24 Ekim 2009 Ctesi 22:20
Güneşli/Bağcılar/İstanbul



Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "


* Batur ; Nafi Çağlar Budunlu
** Gazi İl ; Gaziantep
*** Otağ ; Bey çadırı

YALNIZ KURT VE ÇAKAL SÜRÜSÜ

YALNIZ KURT VE ÇAKAL SÜRÜSÜ



Bir yalnız kurttu, kendini adamıştı halka,
Etrafındaki ihanetler halka, halka,
Gene de hayatı sürüp gidiyordu,
Sürünerek, debelenerek, düşe kalka…

Durup ta bakmadı kalıbına, yaşına,
Tuz da atmamıştı ekmeğine, aşına,
Bu feleğe ne saflıklar ederken,
Felek, neler getirmedi ki başına…

Dünyalar sığmazdı, hayaline, düşüne,
Girmek istedi, eşsiz halkı(!)nın düşüne,
Gün geldi, yaktılar bağrını zavallının,
Küçük dilini yuttu, düşüne, düşüne…

Ne de güvenmişti, kendince yoldaşı(!)na
Hep onları dikmişti, köşelere, yol başına,
Melül gözlerinin perdesi açıldı önce,
Sonra, o gözleri ki; döndü fal taşına…

Korkmadı çevirdi sırtını eşi(!)ne, dostu(!)na,
Kimler göz dikmedi ki, hayatının kastına,
Art arda yedi sırtına kahpe hançerleri,
Sonra, küller değmez oldu o postuna…

Günleri güzelken, diyecek yoktu şanına,
Evvel akrabalar koşar gelirdi yanına,
Yerde; akrepler, tilkiler, sürüngenler,
Sonra gökte; akbabalar girdi kanına…

Nice hain, nice kansızlar vardı,
Etrafını kuçular, bocu köpekler sardı,
Zamane meydanında çakallar cirit atarken,
Benim soylu kurduma inleri bile dardı…

Karşısına geldiler de dost gibi durdular,
Akıl almaz dümenler, tuzaklar kurdular,
Kancık yılışmalarla ayağına dolandılar,
Her dönüşte sırtına nice darbeler vurdular…

Yol alamadı, gelen vurdu, giden vurdu,
Şöyle yere sağlam bastı, öylece durdu,
İyi düşündü, kendi kendine sordu,
Çakallara boğduruyorlardı kurdu…

Ademoğlu bu; varsın aşağılık olsun,
Yıkılsın bu haller, beylik, ağalık olsun,
Bir yer beğen, yalnız ve asil kurdum,
Başı yüce, hem dumanlık, dağlık olsun…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
30 Ocak 2003-Karşıyaka
Şehitkamil / Gaziantep


SOMA'DA YANDILAR
SOMA’DA YANDILAR

SOMA’DA YANDILAR

Neçe canlar yandı bu Soma’da,
Sanmayın, yanıp gittiler sobada,
Allah düşmana bile vermesin,
Ölenler öldü, kalanlar komada...

Payını da aldı Kırkağaç, Akhisar,
Yaralı çok, yüzlerce de ölü var,
Yakınları darmadağın olmuş, Gel bu yarayı sarabilirsen sar...

Korkulu yürekler gürp gürp atıyor,
Soğuk depolarda naaşlar yatıyor,
Kapılardan birer birer verilen,
Tabutlarda ne umutlar batıyor...

Yandılar, Soma’da yandılar,
Ekmeklerini kömüre bandılar.
Evlerinden tebessümle çıktılar,
Tekrar geri döneriz sandılar.
Yandılar, Soma’da yandılar...


Nafi ÇAĞLAR
Batur Nafiz Tançağlar
15 Mayıs 2014 Perş. 20:20
Nafi Çağlar Kısa Film
BİZİM ELLER / Karayusuflu Köyü

Yararlı ve Zararlı Dernekler

GÜNÜMÜZDE YARARLI VE ZARARLI DERNEKLER

 
 Mihmadlı / Mahmatlı 9. Kurultayı / 11 Ekim 2015


GÜNÜMÜZDE YARARLI VE ZARARLI DERNEKLER

Yıllardır Türkiye’nin dört bir yanında Yörük Türkmen Şölenlerine/Şenliklerine katılırız.Ağırlıkla eğlenceye dayalı kültürü yaşatmaya ek olarak Yörük Türkmen Kültürü’ne daha fazla katkısı olacak çalışmalar yapılması gerektiğini söyledik durduk.

En son 29 Nisan 2012’de Serik Yörük Türkmen Derneği’nin Şenliğinde bu düşüncemizi daha kararlı bir şekilde dile getirdiğimizde, bana bunun için ne gerekli sorusunu yönelttiler. Ben de toplantılar, kurultaylar yapılıp, kararlar alınmalı ve örgütlenme şeklimiz gözden geçirilmeli. Bunun için de duruşlu dernek başkanlarına ihtiyaç var dedim.Bu düşüncelerime hemen katılıyoruz yapalım demedilerse de , kimse olumsuz cevap vermedi. Devam eden haftalarda katıldığımız her yerde bu söylemlerimizi dile getirdik. Olumu davrananların sayısı daha fazlaydı, fakat uygulayan veya artık uygularız diyen dernek/başkan yoktu. Biz de 2009’dan beri her yıl düzenli yaptığımız boy ( Kızık Boyu) ve oymak ( Mihmadlı / Mahmatlı) kurultaylarını genişletmeye karar verdik.27-28 Ekim 2012’de Gaziantep’te “Milli Kültür Dernekleri” adıyla ilk kurultayımızı yaptık. Türkiye geneli dernek başkanlarının gelmesi ve geniş bir kurultayın yapılması yönleriyle Gaziantep’te bir ilk olduğu gibi Türkiye’de de bir ilk idi. Fakat kurultay boyunca ve kurultay sonrası bozgunculuk yapan ve daha sonra bütün bu çalışmaları kendine mal etmeye çalışan kişinin kişisel hırslarıyla bunu yaptığını sanmıştık. Ondan sonraki gelişmelerde ve elde ettiğimiz bilgilerde anladık ki; bu vatandaş yalnız değilmiş ve talimatlı olarak bu bozgunculuğu yapıyormuş. Biz de onu daha sonraki kurultaylarımızdan uzak tuttuk. Fakat her yıl Türk Milli  Kültür Dernekleri’nin kurultaylarını engellemek için elinden geleni yaptı. Elbette engelleyemedi. Duruşlu ve sağ duyulu dernek başkanlarımız da az değildi.13 Eylül 2014 Cumartesi günü akşamı “Ertuğrul Gazi’yi Anma Etkinlikleri”  çerçevesinde Söğüt’te yapılan çalıştayda, bu malum şahıs yine ortaya çıktı ve 12 Ekim’de sizi Gaziantep’e bekliyorum dedi.  Ben de söz aldım ve divana dedim ki , Sorun ilgili şahsa yıllardır yapılan , bir yıl öncesinden ilan edilen ve buradaki başkanların  büyük çoğunluğunun aylardır haberinin olduğu kurultaydan kendisinin haberi yok mu? Aynı güne etkinlik yapmaya kalkıyor. Hem kendisi sadece bir etkinlik yapıyor , oda şölendir. Şöleni ise mayısta yaptı zaten. Bundan önce yapılmadığı yani bizden başka kimse akıl edip yapmadığı gibi, bundan sonrada Gaziantep’te kendi şölenleri dışında kimsenin kurultay şeklinde etkinlik  yapmamasını ve hatta Türkiye’de bunun tek kurultay olmasını öneriyorum dedim. Bu teklifimiz ilke olarak kabul edildi. 11-12 Ekim 2014 Ct.Pazar günleri Gaziantep Şehikamil Karayusuflu Köyü Memik Kiya Köy Odasında Milli Kültür Dernekleri Kurultayını yaptık. Orda alınan kararlar gereği çalışmaları hızlandıracaktık. Bu çerçevede Gaziantep’ten sonra, Adana, Mersin, Söğüt , Bursa toplantıları yapıldı. Sonra 7-8 Mart 2015’te Muğla’da geniş bir çalıştay yapıldı.Bu çalıştayda, sonunda Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği’nin kurulmasına karar verildi. Tüzük okundu ve genel olarak kabul edildi. O gün çalıştayda genel merkezin  Bursa, Bilecik, Ankara’mı olacağı tartışması öne çıktı. Oylama da Bursa sayısal çoğunluğu sağlamakla birlikte, bir sonraki çalıştayda yeniden oylanması hakkı saklı tutuldu. Genel merkezin kesinleşmesi ve tüzük üzerinde son incelemeleri yapıp ve son kez oylamaya sunulması için yakın tarihlerde Söğüt’te çalıştaya devam edilmesine karar verildi. Söğüt’te kurucular kurulu belirlenecek ve son şeklini almış olan tüzük imzaya hazır hale getirilecekti.

       Genel Kurul tekrar tarih belirlemek ve  davet etmek görevi de divan kuruluna verildi. Güzel bir vedalaşmayla ayrıldık ve beklemeye başladık. Bu arada bazı kişilerin başka bir tüzükle Bursa merkezli çalışma yaptıklarını duyduk. Fakat yapmazlar diye düşündük. Çünkü bu kişilerin tamamı Muğla’da da vardı ve son toplantının Söğüt’te yapılacağına dair el kaldırmışlardı. Bu sebeple bunun dışındaki çalışmalar sürece aykırı ve usülsüz olurdu. 16-17 Mayıs 2015’te Karacakurt Köyleri Derneği’nin Kırşehir Mucur’da yaptığı şölen sırasında, bu konu gündeme gelipte durum doğrulanınca tartışma çıkmıştı. Ayrı çalışma yürüttüğü belirlenen ve davranışlarının doğru olmadığı uyarılarına kulak asmayan kişiler; 
13-14
 Haziran 2015’te Bursa Orhaneli’de Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği’ni kurduklarını ilan etmişlerdir. Bu davranış Muğla’da aldığımız kararın dışına çıkmak olduğu için meşru bir kuruluş olmamıştır. Bunun üzerine Muğla divan kurulu ; ulaşabildiği bütün dernek başkanlarını – Orhaneli yanlışını yapanlar da dahil olmak üzere - acilen toplantıya çağırmıştır. 26 Haziran 2015 Cuma öğleden sonra Söğüt Belediye binasında  8-10 kişilik bir kesim ile tüzük iyice son kez gözden geçirilmiştir. Bu incelemeye göre değiştirilmesi teklif edilecek maddelerin içerikleri şunlardı.
1. Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği Genel Merkezi Bursa değil Ankara’dır.
2. Herhangi bir partinin il,ilçe veya belediye başkanları ile milletvekili birliğin başkanı olamaz ve yönetimde yer alamaz. Ancak birliğe üye olabilir.
3. İçişleri , Dışişleri ve Kültür Bakanı genel kurulların doğal üyesi olup, oy kullanır ibaresinin kaldırılması.
4. Yurt içinde her hangi bir konuda anket, istatistik vs. yaparak komşu ülkelere rapor eder ibaresinin kaldırılması. Divan tarafından bu maddeler okunmaya başlayınca 23:30’da gelen Orhaneli gurubu bu maddelerin –özellikle de 2.maddenin- değiştirilmesine şiddetle itiraz ettiler. Ancak itirazlara kabul edilmedi ve bütün maddeler genel kurul tarafından kabul edildi. 100 kadar dernek başkanı ve 100 kadar yönetim kurulu ve 100 kadar bu davaya gönül vermiş, aşık, ozan, şair, araştırmacı yazar vb.diğer katılımcılar olmak üzere yaklaşık 300
  kişi kabul için el kaldırmıştı. İçlerinden birisi bu kararı tanımadığını söyleme gafletinde bulundu ne yazık ki…Daha yazık olan şuydu sonradan öğrendiğimiz. Meğer malum şahıslar kendi imzaladıkları tüzükleri dernekler masasına vermişler ve mevcut bakanla görüşerek, gelecek 2.tüzüğü (yani Söğüt’te bu tarihte toplananların kabul ettiği tüzüğü) kabul etmemeleri için ricada bulunmuşlar. Yani Söğüt’teki yaklaşık 300 kişiyle oynamışlar.Bütün bunlara rağmen  11 Temmuz 2015’te Ankara Etimesgut’ta yapılan  imza törenine davet edildikleri halde gelmediler. Buna rağmen 15-16 Ağustos 2015’te Isparta Yalvaç’ta Sücüllü Yörük Türkmenleri Derneği Onur Başkanının birleştirmek için aracılık yapma davetine bizler tarafından evet denildi. Fakat onlar bilinçli olarak uzattılar.

         Buna rağmen 12-13 Eylül 2015’te Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma Etkinliklerinde 15 kişilik bir uzlaşma heyeti oluşturulmasına karar verildi ve oluşturuldu. Ayrıca 10-11 Ekim 2015 tarihlerinde Osmaniye’de başlayıp Gaziantep’te devam edecek olan Türkiye Milli Kültür Dernekleri 9.Kurultayı’na ayırım yapılmadan herkes davet edildi. Birkaç gün sonra batı grubu (Orhaneli grubu) arandığında,onların genel başkan olarak belirledikleri kişi tatile gittiğini söylemiştir. Toplanma kurban bayramı sonrasına kalmıştır. Bayram sonrası arandığında ise hasta olduğunu söylemiştir. Oysa – Gaziantep’teki kurultaya katılmayan ve de buraya katılanları da davet etmeyen - aynı şahıs ve şahıslar 17-18 Ekim 2015’te Balıkesir’de batı’dakiler tarafından yapılan çalıştaya eksiksiz katılmışlardır.18 Ekim 2015 günü Isparta Yalvaç’ta yapılan son uzlaşma toplantısına da katılma nezaketini bile göstermemişlerdir. Oysa aynı şahıslar geçen yıl da Gaziantep’te yapılan Mihmadlı Yörük Türkmenleri Derneği  7. Kurultayı'na  davet edildikleri halde gelmek istememişler, fakat bazı dernek başkanlarının kızması ve ısrarı sonucu gelmişlerdir. Gelince gerekli konukseverlik gösterilmiş ve hemen divanda da yer verilmiştir. Ayrıca 1 Şubat 2015’te Mersin’de yapılan çalıştaya da davet edilmişler ve divanda kendilerine de bir yer verilmiştir. Son günlerde öğrendiğimize göre Batı Çalışma Grubu 14-15 Kasım 2015’te Gaziantep'te bir çalıştay düzenlemeye karar vermişlerdir. Şimdi soruyoruz biz onlara madem Gaziantep’e gelecektiniz, sizi davet ettik, niye gelmediniz.? Madem o zaman gelmediniz şimdi bu yaptığınız bu çalıştay neyin nesi.? Türkiye’de 81 il var , bir ay arayla aynı yerde iki toplanma uygun mu? Bütün bunlara rağmen  her şey ortada iken bir çok dernek başkanımızın halen biz tarafsız kalmayı tercih ediyoruz demeleri de ayrıca üzücü bir durumdur. Ben onları bir kez daha düşünmeye davet ediyorum.Şimdi tarihe dönelim biraz da isterseniz. Osmanlı Türk devleti’nin yıkılış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecine... Bir tarafta yararlı cemiyetler, diğer tarafta zararlı cemiyetler... Yararlı cemiyetler; Samsun’dan işe başlamışlar,  Havza , Amasya, Erzurum ve Sivas ile sonunda birliği sağlamayı başarmışlar. Zararlı cemiyetler ise Anadolu’nun özellikle Batı tarafında –başta İstanbul’da- çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Biz 2012’de Gaziantep’ten başladık.Yani Samsun gibi. Adana ve Mersin ile devam ettik. Yani Havza, Amasya..Muğla’da tartıştık ve genele yayacak son hazırlığı yaptık. Yani Erzurum Kurultayı..Söğüt’te ise son kararı verdik. Yani Sivas…Hepsi uygun ve meşru süreçte.Zararlı cemiyetler ise Marmara Bölgesinde çalışmalarına devam etmekteydi. Sonuç olarak sayın dernek başkanlarım. 100 yıl önce yararlı ve zararlı cemiyetler vardı. Bu gün ise Yararlı Dernekler ve Zararlı Dernekler var..Guvvacılar Anadolu’nun kuzeyinden başlayıp doğuya doğru gittiler. Biz ise güneyden başlayıp batıya doğru gittik. Guvvacıların karşısında bitmiş bir iktidar (İstanbul hükümeti) vardı, dost ve düşman belliydi.Bizim karşımızda her türlü imkana sahip güçlü bir iktidar (Ankara Hükümeti ) var. Dost düşman belli değil. Guvvacıların yanında  yorulmuş, tükenmiş, imkanlardan yoksun, ancak inanmış bir halk vardı.Bizim yanımızda, yorulmamış, tükenmemiş, tam tersine toparlanmış , her imkana sahip, fakat inanmamış ve sanki yapısı değişmiş bir halk var. Bizim karşımızdaki en büyük engel budur. İhanetler ise o zaman da bu zaman da aynı…Guvvacılık yapanların karşısında Osmanlıcık adı altında faaliyet gösteren , batı egemenliğini savunan ve bunu da resmi olarak imzalamış ve Guvvacıların Tam Bağısızlığı hedefleyen Yeniden Türk Dirilişi Hareketine karşı zararlı cemiyetler vardı.Bu gün de aynı. Son zamanlarda Osmanlıcılık yapanları araştırdığınızda ; içlerinde gururla Türk’üm diyen bir tane insan bulamazsınız. Bu insanlar Türkler’in insanlığa ve islama yaptıkları hizmetleri inkar eden vefasız insanlardır.Biz elbette islamlık öncesi ve sonrası tarihimize bir bütün olarak sahip çıkan Yörük Türkmen dernek Başknları ve yönetimleriyiz. Buna göre ;

    1.Zararlı dernekler nasıl anlaşılır? Öncelikle/hatta tamamen şahsi çıkarlarını düşünen, günlük hayatında tam bir çizgisi olmayan ve başta iktidardaki politikacılar olmak üzere, tüm politikacılara dalkavuklukta sınır tanımayan, yalan söyleyen ve başkasının yaptığı işlere sahip çıkan, iktidar partisinin yan kuruluşu gibi çalışan, makama kolayca tav olan, bsözde resmi kurum olan bazı belediyelerden açıktan / elden para alan, iç ve dış kaynaklardan beslenmesi nedeniyle para sorunu pek olmayan denekler - başkanlar ve yönetim- zararlı derneklerdir. Etrafınızdaki dernekleri gözleyerek bu dernekleri kolaylıkla tespit edebilirsiniz.
Daha somut olarak 14-15 Kasım 2015'te Gaziantep'te - Milli Kültür Dernekleri Kurultaylarına karşı - yapılacak çalıştaya katılacak olan
derneklere baktığınızda bir sürü zararlı dernek görürsünüz. Bir kısmı
da politik taraftarlık mantığıyla, bir kısmı ise hiç neye kime hizmet ettiğini bilmeden yani hiç bir şeyden habersiz olarak gelecektir.

      2.Yararlı dernekler denekler nasıl anlaşılır? Şahsi çıkarlarını önde tutmayan,tutanlar olsa bile aşırıya gitmeyen ve sayısı olan, iktidarda olsun olmasın politikacılara eşit yaklaşmaya çalışan, bazılarına yakın davransa da davasına katkıda bulunmasını sağlayabilen,dalkavukluğu yapmayan ve sevmeyen, kolay kolay yalan söylemen, başkasının yaptığı işlere sahip çıkmayan, makama kolay tav olmayan, olsa dahi bir bedel karşılığında kabul etmeyen, davası Türk Milleti,Türk Devletleri ve Türk Toplulukları olan, beslendiği kaynaklar olmadığı için sürekli para sorunu yaşayan dernekler – başkanlar ve yönetim- yararlı derneklerdir. Etrafımıza baktığımızda , bunları da anlamak zor değildir.

Guvvacılar bütün zorlukları aştılar, bir yılda birliği sağlayarak, üç yılda savaşarak toplam dört yılda başarıya ulaştılar. Hem de Yedi Düvele karşı. Biz daha zorlukları bile aşamadık, onda sonra da birliği sağlayıp başarmamız çok zor görünüyor. Yani dört yılda birliği dahi kuramadık.Son söz ; Guvvacılar başardılar, biz henüz başaramadık. Yorum ve karar sizin…Cumhuriyetin kuruluş yıldönümünü kutladığımız ve son bağbuğ/ son kağan Mustafa Kemal’i anmaya hazırlandığımız bu günlerde ; şehit,gazi olan ve mücadele veren, bu vatanı bize bırakan atalarımızın manevi huzuruna nasıl çıkacağımızın kaygısını taşıyan herkese selam olsun. Ben kendim Yemen Şehidi dedeme layık olamadığımı düşünüyor, buna rağmen layık olmak için mücaledeleme devam ediyorum. Tengri Türk’ü Korusun. Allah Müslümanlara Yardım Etsin. Saygılarımla…29 Ekim 2015 / İstanbul

 

 

NAFİ ÇAĞLAR BUDUNLU

G.Antep Mihmadlı Yörük Türkmenleri Derneği

ve Türkiye Kızık Boyu Birleşik Dernekleri  

Kurucu Genel Başkanı

 

 

 

UYARI !

 

Biz bu yazıyı bilgilendirmek amaçlı yazdık.

Kimsenin cevap hakkı olsun ya da birileri yorum yapsın diye değil.

Yorum yapacaksanız da lütfen kişilere yönelik yazmayınız, fikre yönelik yazınız.

Olumlu veya olumsuz görüşlerinizi yapıcı olarak yazınız.

Saygı çerçevesinde yazınız. Küfürsüz, hakaretsiz yazmaya mutlaka dikkat ediniz.

Bizler kişiliğimiz gereği kaldıramayız.

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam47
Toplam Ziyaret303859
Anket
Sitemizde en çok etkilendiğiniz bölüm / yer neresidir ?
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Hava Durumu
Saat
KIZIL BAYRAK SİYAH SANCAK

KIZIL BAYRAK        

  SİYAH SANCAK


Son kurultayın adı “Turan” olacak…
Başımızın üstünde Kur’an olacak…
Tarihin sahibi bu Türkler, yeniden,
Şu yeryüzünde; nizamı kuran olacak…

Türklük’ündür; ay ve yıldızlı al bayrak,
İslamlığındır; o yeşil-siyah sancak.
İkisinde cihana hakim kılacak,
Turan soylu Türkler olabilir ancak…



4 Ocak 2010 - K.Sinan/Bahçelievler/İst.


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "

CloudFlare
TÜRK'ÜN DURUŞU

TÜRK’ÜN DURUŞU

Türk’ün çokberk olur yumruk vuruşu,
İşte böyle olur Türk'ün duruşu…
Ağır olur kalkışı, oturuşu,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Düzenbaz tilkiler, hep ürkek olur,
Dalkavuk çakallar, hep korkak olur,
Türk’ümü sorarsan hep erkek olur,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Karşısındakinin kimliğine bakmaz,
Kimsenin gücü, makamını takmaz,
İnandığı kutlu yoldan hiç çıkmaz,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Onlar için bilgedir ak sakallı,
Gönüller engin, tavırlar akıllı,
Bilirler, bu yol; dikenli, çakıllı,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Sayarlar, teyzeleri, halaları,
Severler, yavruları, balaları,
Geçerler, surları, kalaları,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Satmazlar, emmileri, dayıları,
Korurlar, Oğuzlar’ı, Kayılar’ı,
Korkmazlar, az olsa da sayıları,
İşte böyle olur  Türk’ün duruşu…

Üleşirler önlerindeki aşı,
Yolda koymazlar, koldaş*ı, yoldaşı,
Din-budun uğruna verirler başı,
İşte böyle olur Bozkurt duruşu…

Türklük’ün hası, esası mert olur,
Milletinin derdi, o’na dert olur,
Konu vatan ise, tavrı sert olur,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Türk der isen o’nun hası Nafi’dir,
Tam Türk’tür o, katışıksız, safidir,
Erkek görmek istersen, o kafidir,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…
 

Batur Nafiz TANÇAĞLAR
” Nafi Çağlar Budunlu “

17 Mayıs 2008-K.Sinan
Bahçelievler/ İstanbul
 

* Koldaş ; Kollanılan kişi, arkadaş.

ŞEHİT HASAN AĞA'M

ŞEHİT HASAN AĞA'M


Sefer emri ile düştü yollara,
Neçe yerden geçti, gitti çöllere,
Yedi gavur leşi baştan aştı da,,
Hasret kaldı, yardım eden ellere…

Hasan Ağa’m son nefeste yekindi,
Dediler ki, vakitlerden ikindi,
Yatıyordu, susuz yerde, yiğidim,
Çırpındı da son bir defa silkindi…

Nafi der ki; şad olasın Hasan Ağa,
Ne miraslar bıraktınız bu çağa,
Siz Yemen’de, canlarınız verdiniz,
Ulaşamaz gavur bu Karadağ’a…

Ağam, öz ağam, benim Hasan Ağa’m,
Varıp Yemen İli’ni basan ağam…

Ağam, öz ağam, benim Hasan Ağa’m,
Buralardan olmasın tasan ağam...

23 Ekim 2011 Pazar - 01:33
K.Sinan/Bahçelievler/İST.


Şehit Hasan Ağa; Dedem olup, Yemen şehididir.
TÜRKÇE'Nİ

TÜRKÇE’Nİ

- 1 -

Türkçe’ni, Türk’üm,Türkçe’ni…
Uçmağa giden Türkçe’ni…
Turan İli’nin Türkleri,
Ko aparsın o Türkçe’ni…

24 Ocak 2008 - Bakırköy / İst.

- 2 -

Türkçe’ni, Türk’üm Türkçe’ni…
Çıkmaza giden Türkçe’ni…
Türkler terk eder Türkçe’ni,
Ne yaparsın o Türkçe’ni…

20 Mayıs 2008 - Bahçelievler/İst.

ÇUHURDA TÜRKMENEM
ÇUHURDA TÜRKMEN’EM

Binlerce yıldır; Samarra, Ur’da Türkmen’em.
Alemde çoh yerde, orda, burda Türkmen’em.
Neçe dövletler gurdugum öz vetanımda,
Düşmüşem a dostlar, çuhurda Türkmen’em…

Gışlar olanda , sagukta , garda Türkmen’em.
Bir derbent, bir çuhurda, darda Türkmen’em.
Kimi gelir vurur, kimi istemez sürer,
Men bilmiyrem ki a dostlar, harda Türkmen’em…

Mene, bend olmuş gal’alar, surda Türkmen’em.
Ne şekil sahap olag bu yurda Türkmen’em.
Dara düştügümüz vahıtlarda yol veren,
Bir selam varanda öncü kurda, Türkmen’em…


www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
Nafi Çağlar Budunlu
14 Mart 2011 Pt. 17:17
K.Sinan/Bahçelievler/İst.
Bize Antepli Derler

BİZE ANTEPLİ DERLER

Barak uzun havası,
Leziz Kilis tavası,
İşte kültür yuvası,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Geniş Barak ovası,
Yiğitlerin yuvası,
Budur Antep liva*sı,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Düşmanın en arsızı,
Artık gelmez Fransız’ı,
Yürekler görmez sızı,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Kuzeyde Karadağ’ı,
Kale gibi Türk Dağı,
Kükreyen gençlik çağı,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Doğuda Fırat nehri,
Gözeldir, Sof’tan seyri,
Ezelden Türk’ün şehri,

30 Mart 2011 Ç.19:27
Bağcılar / İstanbul


Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Antep etrafı dağlar,
Dağlarda güzel bağlar,
Böyle der Nafi Çağlar,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…



’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
12 Mayıs 2008-K.Sinan
Bahçelievler/ İstanbul


* Liva ; Osmanlı Döneminde sancak, il, şehir .

Garadağ Gözeli

GARADAĞ GÖZELİ

Merzimen Çayı* durgun akar.
Bir ucu da Fırat’a çıkar.
Garadağ’da bir gözel gördüm,
Bakışları sineler yakar…

Garadağ’ın üstü yayladır.
Sorun halin, acep hayledir.
Bir duruşu adam öldürür.
Bu Yörük gızları böyledir…

Garadağ** dibi Yavuzeli.
Bu dilber beni etti deli.
Ya almalı ya da gitmeli,
Söyleyin dostlar ne etmeli? ..



Batur Nafiz TANÇAĞLAR
’Nafi Çağlar Mahmatlı’
22 Mart 2011 Salı 01:22
K.Sinan/Bahçelievler/İst.


* Merzimen Çayı ; Gaziantep Yavuzeli ilçesinde bir çay adı.
** Garadağ ; Fırat Nehri’nden Yavuzeli-Araban arasından batıya doğru uzanan
dağın adı.